İmkansız değil engelsiz: Çağla Nur Uzundurukan
Henüz 20 yaşında. Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi’nin ilk işitme engelli sporcusu. Ama asıl engeli, toplumdaki ön yargılar ve fırsat eşitsizliğiydi. O yılmadı. Gencecik yaşına rağmen tüm bu engelleri aşarak müthiş başarılara imza attı. Olimpiyat 5.’ciliği, U20 Avrupa Şampiyonluğu, U21 Dünya 4.’cülüğü… Üstelik Adidas’ın dünya çapında yürüttüğü “Impossible Is Nothing” kampanyasının da Türkiye’deki kampanya yüzleri arasında yer aldı. Onun deniz gibi o masmavi gözlerine bakıp da hayallerini, hırsını, başarma arzusunu görmemek mümkün değil. Başarıları saymakla bitmiyor ama ona sorarsınız tüm bunlar onun için daha başlangıç. Müthiş bir adanmışlık ve özverinin hikâyesi onun ki. İşte huzurlarınızda Çağla Nur Uzundurukan.
Başarıya giden yolda engellere rağmen kendisini her daim engelleri aşmaya adamış Çağla. Antrenörü Davut Güngör ve Dostluk Spor Kulübü başkanları Mahmut Güngör ve Emin Kızılay ile aralarındaki enerji bir ekip olmaktan çok daha ötesi, adeta bir aile olmuşlar. Sohbetimizi Çağla’nın ‘yuvam’ dediği Dostluk Spor Kulübü’nde gerçekleştirdik. Bu salona gelince ve yuvayı yuva yapanları tanıyıp, o sıcacıklığı hissedince onun neden ‘yuva’ dediğini çok daha iyi anlıyorsunuz.
Saniyelerle kazanılan o maçların arka planında akıl almaz bir özveri, emek ve fedakârlık var. Bir insan o saniyeler için ne kadar zamanını harcayabilir? Kaç gün, hafta, ya da yıl… Çağla için bu sorunun yanıtı bir ömür. Onun bugün elde ettiği başarılar, o bir ömürlük mücadelenin sonuçları. Peki, bu başarı hikâyesi nasıl başladı? Arka planında ne gibi yaşanmışlıklar var. Gözlerimin dolmasına engel olamadığım anlar olsa da, bolca kahkaha attığımız hikâyesini Çağla Nur anlattı. Ben dinledim.
BU BAŞARILARA ULAŞMAK VE KENDİMİ FARK EDİLİR KILMAK KOLAY DEĞİLDİ
–Elde ettiğin başarılar saymakla bitmiyor. Kariyerinde Olimpiyat 5.’liği, U20 Avrupa Şampiyonluğu, U21 Dünya 4.’lüğü gibi çok çarpıcı başarılar var. Avrupa Şampiyonası’nda en iyi beş oyuncu arasına girdin ve pek çok kez sayı kraliçesi seçildin. Genç yaşına rağmen dolu dolu ve sayısız başarı ile geçirilmiş bir ömür var karşımda. Başarılarını ve hikâyeni, bir de senin ağzından dinlemek isterim Çağla?
– Bunları yaşayan biri olarak bir de sizin ağzınızdan dinlerken yeniden büyük heyecan duydum ve gerçekten yeniden gururlandım. Bu başarılara ulaşmak, kendimi fark edilir kılmak, varlığımı yansıtmak kolay değildi tabii. Bu işin başlangıcından itibaren çok zor, yorucu yollardan geçtim. Benim, için en büyük yol ayrımı Dostluk Spor’da oynadığım dönemde başladı. Aile gibi bir ortamda mütevazı ama mücadeleci bir ekip olmanın yanı sıra hayallerime ulaşabilecek şanslar elde ettim.
9 yaşından beri aralıksız basketbol oynuyorsun. Gözlerini basketbol ile açmışsın. Basketbola olan tutkun çocukluk yıllarında mı başladı?
– Basketbol hayalim değildi sadece spor yapmayı çok seviyordum. Arkadaşlarımla futbol oynuyordum mahallede. Futbolda da çok yetenekli ve başarılıydım. Hatta erkek arkadaşlarım beni sürekli maça çağırıyorlardı. Ailemin yönlendirmesi sayesinde basketbola başladım ve çok sevdim.
Peki, basketbol serüvenin nasıl başladı?
-Basketbol ile tanıştığımda 9 yaşındaydım. Sonra Dostluk Spor Kulübü ile kesişti yollarımız. Burada geçen 6 yılın ardından, A takımına seçildim. 2013 yılında Davut Güngör ile tanışmam benim için bir dönüm noktası oldu. O benim hem menajerim, hem yaşam koçum, hem de abim. O, benim her şeyim. Canı gönülden ve yürekten ‘abi’ diyorum ona. Bu en güzel duygulardan birisi.
Sonrasında da A Milli Basketbol Takımı yolculuğu…
-Evet. Ben 2016 yılında milli takıma girdim. 2017 yılında da basketbol kategorisinde ilk kez işitme engelliler olimpiyat oyunlarına katıldık. İlk maçımızı da Yunanistan ile yaptık.
Bu maçın senin için anlamı çok büyük. Hala dün gibi yaşıyorsun o anı anlatırken…
-(Gülüyor). O maçı son saniyede kaybetmiştik. Hatta maçtan sonra hüngür hüngür ağladım. Kolay kolay toparlayamadım kendimi. Ama her şeye rağmen güzel bir serüven oldu. Düşünün 12 takım arasından 5.’inci seçildik. Bu bile bizim için çok büyük bir başarıydı ve biz bunu başardık.
Sonra senin için tabiri caizse ‘yükseliş devri’ başlıyor. Ardı ardına şampiyonluklar elde ediyorsun…
-O yıl benim için başarılarla doluydu. Aynı sene U20’de Avrupa Şampiyonu olduk. Bende ilk ödülümü ilk beşe girerek orada aldım. 2018 yılında da U21 Dünya dördüncülüğümüz var. Ben o şampiyonlukta dünyanın en iyi bir numaralı oyuncusu yani ‘en iyi guard oyuncu’ seçildim.
Guard olman ne ifade ediyor Bunu biraz açalım mı?
-Yani takımı yöneten, oyun kuran bir anlamda takımın beyni oluyorsunuz aslında. Benim için gurur vericiydi. İlk ödülümü de orada aldım ve açıkçası inanamadım. Saha tıklım tıklım insanlar pür dikkat izliyor. Bir anons yapıldı. 6 numara. 6 numara mı? (Gülüyor) Alkış seslerinden hiçbir şey düşünemediğim, unutulmaz bir andı benim için.
Ö ödülü alıp eve gidiyorsun. Haliyle annen, baban ve kardeşin dört gözle seni bekliyor. Sende oyunculuk yeteneğini de konuşturup, onlara küçük bir tiyatro oynuyorsun…
-Ödül aldığımı ailem bilmiyordu. Bende onlara sürpriz yapmak istedim. Eve gittim. Annem pür dikkat benim ne diyeceğime bakıyor. “Anne ne yapayım ABD’den bir kıza verdiler. Bende ne yapayım dördüncü oldum. Sonra ödülü getirdim. Annem, şaşkınlıkla “Çağla ne bu?” diye sordu. Bende “anne işte sana ödül” dedim. O gece bir evladın, annesine verebileceği en güzel ödülü verdim anneme.
N BÜYÜK ZORLUK ENGELİM YÜZÜNDEN BAŞARAMAYACAĞIMIN DÜŞÜNÜLMESİYDİ
Peki, nasıl bir ailede dünyaya geldi Çağla? Başarıların onlar için de gurur verici olmalı öyle değil mi?
-Karadenizli bir ailede dünyaya geldim. Aslen Trabzonluyuz. Babam Fizik Öğretmeni. Ailem her zaman en büyük destekçim oldu. Yaşadığım başarıların ardından, onların duyduğu gururu fazlasıyla hissediyorum.
İşitme probleminin olduğu ilk ne zaman anlaşıldı? Bu gerçekle yüzleştiğin anı hatırlıyor musun? Neler hissettin o an?
– Okulda başarısız olmam, arkadaşlarımla iletişim kuramıyor olmam ve insanları anlayamadığımın anlaşılmasından sonra ailemin beni doktora götürmesiyle öğrendim her şeyi. İşitme engelli olduğumu öğrendiğimde, 11 yaşındaydım. O zamana kadar benim için sanki alıştığım ve normalleştirdiğim bir sürecin değişecek olması endişesi, bir engelli olduğumu öğrenmenin verdiği üzüntü, o yaşlarda tam ifade edemesem de kendimi eksik ve yalnız hissettirdi.
İşitme problemi yaşıyor olman, basketbolda çizdiğin kariyere ve hayallerine engel olmadı. Bu yolda ne gibi zorluklarla karşılaştın? Hiç unutamadığın bir anın var mı?
– Yaşadığım en büyük zorluk, engelimden dolayı halen birçok şeyi yapamayacak olmamın düşünülmesi. Bu nedenle Davut abi ile fırsat eşitliği konusunda projeler yapıyor ve benimle benzer problemleri yaşayan arkadaşlarımızın önlerinin açılması için farklı çalışmalar yaparak farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Bu farkındalığın oluşmasında, sizlerin desteği bizler için çok önemli.
Sen tüm engellere rağmen başardın ama yolun zorluklarla ve mücadeleyle dolu şüphesiz. Bu yolda en büyük destekçin kim oldu?
– Ailemin her daim yanımdaydı. Bunun yanında Davut Güngör ile tanışmam, yollarımızın kesişip bana birçok konuda destek olması, beni genç yaşımda A takım kadrosuna alması bana bu şansı vermesi, gelişmem için çaba sarf etmesi bu yolculuğu başarmamdaki en önemli etkendi. Bir diğer destek de Bakırköy ilçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Erşahin ve Bakırköy Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürleri Yusuf Erkul ve Ercan Yaren tarafından sağlandı. Onların bizlere salonlarını açmaları hem kulübe hem bize destek olmaları sayesinde başardık.
‘BAŞARAMAZSIN’ DİYENLERE CEVABIMI SAHADA VERECEĞİM
Çağla, sen başardın. Kendi dünyanı değiştirirken senin başka bir derdin daha var. Belki de başarma arzunun en büyük kaynağı da bu. Seninle benzer problemler yaşayan insanların da hayatlarına dokunmak istiyorsun. Var mı çevrende benzer problemleri yaşayanlar?
-Benim gibi arkadaşlarım var elbette. Bizlere en çok dokunan, engelli muamelesi görmek. Farkında değiller belki ama en büyük engel kendileri. Ama ben, tüm bunlara inat daha iyisini başaracağım. O İnsanlara cevabımı sözle değil, sahada vereceğim. Bununla da sınırlı kalmayacağım. Zaten hâlihazırda antrenörüm, abim Davut Güngör, DG Akademik ve Dostluk Spor Kulübü bünyesinde özel gereksinimli bireylere umut olmak için pek çok projeye imza atıyoruz.
Bu kadar duyarlı ve çözüm odaklı bir ekibin içinde olmak hakikaten müthiş bir his olmalı. Bu projelerden bahseder misin biraz?
-DG Akademik bünyesinde yapılan Lösemili çocuklara sporla sosyal yaşama adaptasyon, kimsesiz çocuklar için sporda eğlenceli vakit geçirme ve yeteneklerin keşfedilmesi gibi çok güzel projelerin içinde oldum. Oradaki çocukların mücadelesini gördüğümde kendi hayallerime daha sıkı sarıldım. Daha çok çocuğun hayatına dokunmak özel gereksinimli bireyler ve dezavantajlı bireyler için daha çok çalışmalar yapacağız. Bu konuda tabii ki kurumların ve şirketlerin desteklerine de ihtiyacımız var.
Engel tanımayan diğer sporcu adaylarına bir mesajın var mı peki?
-Benim gibi olan arkadaşlarıma söyleyeceğim en önemli şey “ Hayal Kurmaktan Asla Vazgeçmeyin” biz hayallerimiz kadar ilerleyeceğiz vazgeçmediklerimizle fark edileceğiz.
Basketbolda akademik anlamda da geliştiriyorsun kendini…
-Evet. İstanbul Üniversitesi’nde Antrenörlük Bölümü 3.sınıf öğrencisiyim. İnşallah seneye mezun olacağım. Bunun yanı sıra işaret dili eğitimleri alıyorum.
Başarıyla dolu 10 yılı geride bıraktın. Peki ya bundan sonrası için hedefin ne?
-Bir sürü hedefim var. Ben, hayallerimle büyüdüm. Elde etsem de peşini bırakmayacağım. Sonuna kadar gitmeyi hedefliyorum. Şimdi hedefim, yeniden Süper Lig’de ve Avrupa kupalarında mücadele edebilmek. Görüştüğümüz takımlar var. Ama benim gönlüm Süper Lig’de.
Neden Süper Lig? Özel bir sebebi var mı?
-Çünkü ben Süper Lig’e fırsat eşitliği kavramını götürmek istiyorum. Fırsat eşitliği, sağlansın ki benim gibi arkadaşlarım da o takımlarda yer alsın. Çünkü biliyorum ki bu fırsatlar sağlandığı takdirde yapamayacakları hiçbir şey yok. Ben yaptım. “Yapamazsın” dediler yaptım.”Başaramazsın” dediler başardım.
Bazı şeyleri sıradanlaştırmayı ve olduğu haliyle kabul etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Tabuları yıkmanın yolu bakış açımızı değiştirmemizle başlıyor. O tabuları yıktığımızda dünya değişiyor, başarı geliyor. Çağla Nur Uzundurukan’ın hikâyesi bunun en güzel kanıtı. Tüm engelleri ortadan kaldırdığımız bir dünya ümidiyle.
Yorum Yapın